Vatan haini Şeyh Said’e karşı savunmamdır

AHMET Türk’ün PKK terör örgütüne üye olma ve terör propagandası suçlarından aldığı cezanın ardından Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanması sonrası PKK terör örgütü DEM’in siyasi kolu DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, 4 Kasım 2024 günü yaptığı konuşmada vatan haini Şeyh Said’i örnek göstererek devlete yönelik şu tehditte bulunmuştu:

Haberin Devamı

“Çok iyi bilsinler ki Seyit Rıza ne yaptıysa, Şeyh Said ne yaptıysa, Mazlumlar, Denizler, Sakineler ne yaptıysa Kürt halkı da onların yaptığını yapacaktır.”

Ben de aynı gün, yani 4 Kasım 2024 günü akşam TVNET kanalında katıldığım Net Bakış programında Bakırhan’ın sözlerini eleştirdim. Örnek verdiği Şeyh Said ve Seyit Rıza’nın devlete, milli bütünlüğe ve 1923 yılında kuruluşunu yeni gerçekleştirmiş olan Cumhuriyetimize karşı ayaklanmış, bu sebeple de İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanmış ve idam edilmiş vatan hainleri olduğunu söyledim.

Vatan haini Şeyh Said’in çocuklarından Ali Rıza Fırat’ın oğlu, yani Şeyh Said’in torunu Bedri Fırat o konuşmamdan dolayı, “Kişinin hatırasına hakaret” ve “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” iddiasıyla Hınıs Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş. Benzer bir suç duyurusunu bir diğer torunu Feride Fırat Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na yapmış.

Haberin Devamı

Şikâyet dilekçelerinde, yayında söylediğim cümlelerden kesintiler yapılmış ve şu ifadelerim nedeniyle cezalandırılmam istenmiş:

“...Böyle alçak, böyle namussuz bir vatan haini olan Şeyh Said’den bahsediyoruz... O İstiklal Mahkemesi doğru kararı vermiş... Bunlar bölücü, bunlar namussuz... Şeyh Said ne yaptıysa onu yaparmış, ulan siz onu yapın Türkiye Cumhuriyeti de Atatürk ne yaptıysa onu yapar.”

KARAKOLA İFADEYE

İlginçtir, tam da bölücü PKK terör örgütünün fesih kararı aldığı bugünlerde ben de konuyla ilgili Zeytinburnu Polis Karakolu’na, Tuncer Bakırhan’ın sözleri üzerine vatan haini Şeyh Said hakkındaki sözlerim üzerine ifadeye çağrıldım. Bu yazımda yaptığım savunmaya yer vermeyi, vatan haini Şeyh Said ve yakınlarına karşı tarihi gerçekleri paylaşmak istedim.

Şeyh Said ve etrafındaki bölücüler, 1923’ta ilan edilen Cumhuriyet ve 1924 yılında kabul edilen Anayasa’ya karşı ayaklanmış, asker ve resmi görevlileri şehit etmişti. Sonrasında İstiklal Mahkemesi, 28 Haziran 1925 tarihli “Güya dini ve şeri ve fakat herhalde bağımsız bir Kürdistan hükümeti oluşturmak amacıyla Cumhuriyet hükümetine karşı fiilen ve silahlı olarak ayaklandıkları” için kendisi ile birlikte vatana ihanet eden 49 kişi hakkında idam kararı verdi.

Haberin Devamı

Yargılama sırasında dini sebepleri gösterip hilafetin kaldırılmasına itiraz ettiği için ayaklandığını söylese de mahkeme, İslam dinini kullanmak suretiyle asıl amacının sözde bir devlet kurma olduğunu tespit etmişti. Zaten ayaklanmanın biçimi ve süresi bunu gösteriyordu.

AYAKLANMANIN ŞEKLİ

“Şeyh Said İsyanı, 13 Şubat 1925’te Diyarbakır’ın Eğil bucağına bağlı Piran (Dicle) köyünde saklanan mahkûmları almaya gelen jandarmalara ateş açılmasıyla başladı. İsyanın elebaşısı Şeyh Said’in emriyle telefon ve telgraf hatlarını kesen isyancılar, 16 Şubat’ta Darahini’yi (Genç) ele geçirerek vali, jandarma komutanı ve diğer görevlileri esir aldılar. Çapakçur (Bingöl), Muş ve Diyarbakır olmak üzere üç cepheden saldıran isyancıların Diyarbakır cephesi komutanlığını Şeyh Said üstlendi. 21 Şubat’ta Lice, 23 Şubat’ta Çapakçur (Bingöl) ve Palu, 24 Şubat’ta Elazığ isyancıların eline geçti. İsyancılar ele geçirdikleri kentleri yağmaladılar, jandarmayı ve devlet görevlilerini esir aldılar. 7 Mart’ta Şeyh Said’in emrindeki beş bin silahlı aşiret mensubu üç koldan Diyarbakır’a saldırdı. Ordu Müfettişi Kâzım (Orbay) Paşa, Vali Cemal (Bardakçı) Bey ve Kolordu Komutanı Mürsel (Bakü) Paşa tarafından yapılan savunmaya Diyarbakır halkı da katıldı. İsyancılar bir ara kente girmeyi başarsa da geri püskürtüldüler, 8 Mart’ta Diyarbakır kurtarıldı. Ancak Varto, Bulanık ve Malazgirt’in de isyancıların eline geçmesiyle 12 Mart’ta isyan en geniş sınırlarına ulaştı. 24 Mart 1925’te Türk ordusu tenkil harekâtına başladı. 26 Mart’ta Varto, 27 Mart’ta Piran (Dicle) ve Maden, 1 Nisan’da Lice ve Silvan, 2 Nisan’da Hani, 4 Nisan’da Palu, Bulanık ve Malazgirt, 8 Nisan’da Kulp ve Çapakçur (Bingöl), 12 Nisan’da ise Darahini (Genç) isyancılardan temizlendi.” (İhsan Şerif Kaymaz, “Şeyh Said Ayaklanması”, ataturkansiklopedisi.gov.tr)

Haberin Devamı

Vatan haini Şeyh Said’e karşı savunmamdır

ASKER, KAYMAKAM, ÖĞRETMEN ŞEHİT ETTİLER

Şeyh Said isyanında bölücüler, Piyade Üsteğmen Erzurumlu Mehmet Seyfettin’i, Kaymakam Filibeli Hüseyin Bey’i, Bingöl Merkez Başöğretmeni Mehmet Zeki Dündaralp’i şehit ettiler.

Vatan haini Şeyh Said dahil idam cezası verilen 49 sanığın mahkeme kararı gerekçesinde, “müstakil (bağımsız) bir Kürdistan kurmak” ve “bu gaye ile isyan etmek”, “ihtilal emelini yerine getirmek için silahlı olarak isyana katılmak” nedeniyle “...Yüce devletin mülklerinin bir kısmını hükümet idaresinden çıkarmaya çalışanlar idam olunur” diyen İhaneti Vataniye Kanunu’nun 45. maddesine dayanarak “vatana ihanetle” idamlarına karar verildiği belirtildi. (TBMM Arşivi, Dosya No: 130-74-87-83-82-81-72-59-61- 54-68-71; İlam No: 69-D.9/1 (1-6. zarflarda)

Haberin Devamı

TORUNU: AMACI KÜRT İSLAM DEVLETİ KURMAKTI

Nitekim, vatan haini Şeyh Said hakkında üç cilt kitap yazan torunlarından eski Milletvekili Abdulilah Fırat, kitabının tanımı için 22 Şubat 2022 tarihinde yapılan basın toplantısında “Şeyh Said’in hedefi, hayali Kürdistan İslam Devleti idi” diyerek, aslında İstiklal Mahkemesi’nin verdiği 28 Haziran 1925 tarihli idam kararının o gün geçerli olan yasalara göre ne kadar isabetli olduğu itiraf etmiş oldu. Abdulilah Fırat, 7 Ocak 2024 tarihinde Rudaw isimli internet sitesinde yayınlanan söyleşisinde de Şeyh Said ayaklanmasının başarılı olması halinde İslami bir Kürt devleti kurulacağını söyledi. Fırat, kitabında ayrı bir devlet kurmak isteyen dedesi Şeyh Said’in hazırlattığı bayrak ve sancakların fotoğraflarını paylaştı. Torunu Abdulilah Fırat’ın açıklamaları, mahkeme kararında olduğu gibi Şeyh Said’in hedefinin dini kullanarak ayrı bir devlet kurmak amacıyla bölücü bir isyan olduğunu itiraf etmiş oldu. Bir anlamda İstiklal Mahkemesi kararının yerinde olduğunu itiraf etmiş oldu. Yani, ayaklanmanın başından itibaren Şeyh Said’in planı ayrı bir devlet kurmak, suçu ise vatana ihanetti. Benim de anlatmaya çalıştığım buydu...

Yazarın Tüm Yazıları
OSZAR »