ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman: “Antalya’yı geleceğe hazırlamalıyız”

Güncelleme Tarihi:

ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman: “Antalya’yı geleceğe hazırlamalıyız”
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2025 06:15

ANTALYA Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Hürriyet Editör Masası’na konuk oldu. Turizm ve tarım başta olmak üzere, kent ekonomisini sırtlayan sektörlerin içinde bulunduğu mevcut durumu ve bundan sora atılması gereken kısa ve uzun vadeli adımları madde madde sıralayan Hacısüleyman, özellikle 2025 turizm hedefleriyle ilgili dikkat çekici tespitlerde bulundu, kent sorunları, kur makası, boykot çağrıları ve yaklaşan ATSO seçimlerini de es geçmedi.

Haberin Devamı

İşte, ATSO Başkanı Hacısüleyman’ın Hürriyet’e verdiği özel röportajın detayları:

‘ALİ BAHAR’ DÖNEMİ İÇİNDEYİZ

“Ali Bahar’ı kaybettiğimiz kazadan bu yana yaklaşık 8 ay geçti. ATSO olarak bu zor süreci sağduyulu biçimde geçirdik. İçinde bulunduğumuz dönemi ‘Ali Bahar dönemi’ olarak adlandırıyorum. Çünkü seçilmiş başkan oydu. Biz de onun emanet ettiği dönemi devam ettiriyoruz. ATSO çok önemli bir lobi kuruluşu. Bu lobi kuruluşunun faaliyetini iyi yönetebilirsek hem ticari hem de sosyal hayata etki edebiliriz. Bu bakış açısıyla bazı projelerimizi tamamladık bazısını ise sürdürmeye devam ediyoruz.

ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman: “Antalya’yı geleceğe hazırlamalıyız”

ÖĞLE TATİLİ YOK, HİZMET VAR

Haberin Devamı

ATSO hizmet binasının güzel bir mimarisi var. Bu binada yerli, yabancı çok sayıda misafir ağırlıyoruz. O yüzden birtakım yeniliklere giriştik. Sicil bölümünü zemin kattan birinci kata aldık. Sicilin eski yerine ise üyelerimizin yararlanabileceği bir kafe ve restoran yapıyoruz. Bu süre içinde sadece fiziki yapıyı değil alışılagelen bazı sistemleri de değiştirdik. Mesela öğle tatili sistemini üyelerimizin önceliklerini düşünerek güncelledik. Yeni sisteme göre; ATSO’daki işlemler öğle saatinde de devam ediyor. Bu bizim için küçük bir dokunuş, ama hizmet alanlar için gerçekten çok önemli.  

EN AZ 1 MİLYON RUS TURİST

2025 turizm sezonu öncesi alınan sinyaller son derece olumlu. Biz bu yılı ‘Trump’ yılı olarak belirledik. ABD Başkanı Donald Trump, hem Gazze hem de Rusya-Ukrayna savaşını bitireceğini vaat etmişti. Yapılan son görüşmeler bu sonuca çok yaklaşıldığını gösteriyor. Bırakın barış imzasını, taraflar arasında nisan sonuna kadar ciddi bir ateşkes sağlanırsa, sektör için yeni bir dönem başlar. Geçen yıl Rusya’dan 3 milyon 900 bin turist geldi. Eğer öngörülerimiz doğru çıkarsa bu rakamın üzerine en az 1 milyon Rus turist daha koyabiliriz.

HAVA SAHALARI AÇILMALI

Çünkü Rusya’nın savaş nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntıları geride bıraktığını görüyoruz. Ayrıca barışla birlikte hava sahaları da açılacak. Şu anda Karadeniz hava sahası kapalı. Saint Petersburg bölgesinden Türkiye’ye gelen bir uçak Karadeniz üzerinden uçamıyor. Karadeniz'in çevresinden dolaşıyor. Bu da ciddi uçuş maliyetlerine neden oluyor. Bu rota günlük uçuş saatlerini de etkiliyor.

Haberin Devamı

ANTALYA 20 MİLYON TURİSTİ ZORLAR

40 yıllık turizmci olarak şunu söyleyebilirim; savaş biterse 2-3 yıldır Türkiye’ye gelmemiş olanlar için de bir motivasyon olacak. Yine Kiev Havalimanı’nda uluslararası trafiğe açılması olumlu etki yaratacak. Burada da ciddi bir potansiyel var. Ukrayna turizm pazarı, savaştan önce bizim için çok önemli hale gelmişti. Eğer tüm bu faktörler bir araya gelirse sadece Antalya’nın 20 milyon turist rakamını zorlama şansı olabilir. Bölgedeki barış elbette diğer pazarlar için de olumlu etki sağlayacak.

KATKIMIZ 17 MİLYAR DOLAR

Antalya’nın 500 milyon dolarlık bir sanayi ihracatı var. Tarımda da 2,5 milyar dolar gibi ihracat rakamı var. 3 milyar doları bu iki bölümden alıyoruz. Turizmden elde ettiğimiz geliri ise hesaplamıyor, turist sayısına bakıyoruz. Turizmde kişi başı gelirimiz 972 dolar olarak açıklandı. Biz buna kabaca 1000 dolar desek turizm gelirimiz 17 milyar dolar diyebiliriz. Kent olarak ülke ekonomisine yüzde 8’e yakın katkımız var.

Haberin Devamı

ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman: “Antalya’yı geleceğe hazırlamalıyız”

BAŞARININ FORMÜLÜ: UYUM

Bazen bana, ‘Birçok şehrimizde deniz var. Neden bu kentlerde turizm başarısı yüksek değil’ diye soruyorlar. Bu tamamen toplum yapısının turizme bakışı ve özel sektör, kamu arasındaki uyumdan kaynaklanıyor. Bugüne kadar bu kentte hizmet vermiş bürokratlarımız, valilerimiz, emniyet müdürleri turizme hep öncelik verdi. En ufak olay karşısında hemen bir araya gelip badireleri atlatıyoruz.  

SAĞLIK TURİZMİ=100 MİLYAR DOLAR

Spor turizminde çok iyi işler yaptık. Sağlık turizmi de çok hızlı gelişiyor. Dünyada sağlık turizminin pasta büyüklüğü 100 milyar dolar civarında. Bu pastadan Türkiye olarak 3.2 milyar dolar pay alıyoruz. Bu rakam gözümüze az gözüküyor olabilir ancak dünya pastasından yüzde 3 almak önemli bir başarı. Antalya'da 492 uluslararası sağlık tesisi sertifikası almış işletmemiz, bu tesislere hizmet sağlayan 158 aracı kuruluşumuz var.

Haberin Devamı

ESNAF DA KAZANIYOR

Sağlık turizmi için kente gelenler özellikle şehir merkezinde konaklıyor. Çünkü sağlık tesislerinden farklı konularda hizmet alıyorlar. Tedavi sonrasında ise şehirdeki hizmetlerden yararlanıyorlar. Dolayısıyla sağlık turizmi için kente gelenlerin harcamaları daha fazla oluyor. Sağlık turizmi ne kadar fazla gelişirse şehir merkezindeki işletmeler o kadar fazla kazanır. Tabi bu alanda dikkat etmemiz gereken hususlar var. Sağlık turizmi içerisinde faaliyet gösteren tüm işletmeler uluslararası standartlarda çalışmalı.

TURİZM PAMUK İPLİĞİNE BAĞLI

Bolu ve Bursa’daki turizm tesislerinde yaşanan yangınlarda kaybettiğimiz canlar hepimizin yüreğini yaktı. Turizm, pamuk ipliğine bağlı bir sektör. Yani, çeşitli riskler nedeniyle bu denge her an bozulabilir. Şu ana kadar anlattıklarımız, şartların olağan seyrinde ilerlemesi durumunda gerçekleşebilecek gelişmeler. Ancak beklenmedik olaylar, turizmi doğrudan etkileyebilir. Örneğin, dünya genelinde yaşanan doğal afetler, siyasi gelişmeler veya çevresel sorunlar, turizm destinasyonlarının cazibesini geçici olarak azaltabilir. Böyle olaylar, Türk turizmini de olumsuz etkileyebilir. Çünkü turistler, tatillerini güvenli ve huzurlu bir ortamda geçirmek ister. Dolayısıyla turizm sektöründe geçici de olsa olumsuz etkilere yol açabilir.

Haberin Devamı

MALİYETLER UÇTU KUR AYNI

Biz turizmi hizmet ihracatı olarak görüyoruz. Geçen yıl 25 Mart ile bu yıl 25 Mart arasındaki kur artışımız yüzde18. Peki, enflasyon ne kadar? Yüzde 39. Aradaki farkı turizm işletmeleri cebinden veriyor. 2026 yılında da bu fark devam ederse o zaman turizm işletmelerimiz çok ciddi bir tehlike altında olacak. Tesisleri yenileyememe ve hizmet kalitesini düşürme şeklinde bir davranış biçimi göreceğiz. Bu durum ülkenin turizm gelirlerini ve turizmle ilgili ülkemize olan rağbeti, cazibeyi ortadan kaldırabilir. Eğer biz, eski oda, gıcırdayan yatak, eski model televizyon, lekeli halı, çatlamış seramikle turist karşılarsak memnuniyet elbette azalır.

TARIMIN BELASI: SU VE İSTİHDAM

Tarım ihracatımızın geriye gittiğini görüyoruz. Tarımda çok ciddi su problemi yaşamaya başladık. Bu problem nedeniyle meyve depomuz olan Korkuteli’nde ağaçların çürüdüğünü gördük. Bu konuyu öncelikli hale getirmeliyiz. Ayrıca tarım sektörünün ihracat ayağı da var. Maliyetler sürekli artıyor. İstihdamla ilgili sorunlarımız da var. Eskiden aile işletmelerimiz vardı. Herkes aile birliği içerisinde topraklarında tarım yapıyordu. Şimdi ise gençlerimizin çoğu topraktan uzak duruyor. Bu anlayış sadece Türkiye’yi değil batı Avrupa’yı da etkiliyor. Herkes masa başında, elinde kalem, üzerinde pırıl pırıl bir elbise, güzel ayakkabılarla çalışmak istiyor. Toprakla, çamurla uğraşmak isteyen maalesef yok. Gençlerimiz ayağına çizmeyi giyip hayvancılık veya tarım yapmak istemiyor.

KADINLARIMIZA EĞİTİM VERİYORUZ

Böyle bir süreç içinde önce turizmde sonra sanayide en son da tarımda kadın eli projesini başlattık. Tarım alanındaki çalışmamıza 120 kadın çiftçimiz katıldı. Bu müthiş bir sayı. Kadınlarımız eğitime katıldı ve programı başarıyla bitirdiler. Kadın çiftçilerimiz aslında bu işi zaten yapıyorlardı. Ama ‘Nasıl daha iyi yapabiliriz’ diye bu işe dahil oldular. Bu programları geliştirerek devam ettireceğiz.

ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman: “Antalya’yı geleceğe hazırlamalıyız”

KORKUTELİ OSB’DE TEMEL ATACAĞIZ

Tarım, sanayi, üretim diyoruz, bunu da projelerimizle destekliyoruz. En önemli çalışmalarımızdan biri Korkuteli OSB. Burada 115 hektar bir alalımız var. Karayolu bağlantıları açısından çok stratejik bir noktada. Fabrika alanımız 768 bin metrekare. Bu alanın tapularını aldık, yönetimimizi kurduk. Osman Bahçe OSB Başkanı olarak görevine başladı. Fabrika alanı içinde 91 adet sanayi parselimiz var. Bu parsellerden 49’unu yatırımcılarımız aldı. Burada 4 bin 500 ile 5 bin kişi istihdam edileceğini öngörüyoruz. Korkuteli’nde doğan, büyüyen çocuklarımız, gençlerimiz kendi yaşam yerlerini terk etmeden iş güç sahibi olacak, üretime katılacak. Geçtiğimiz günlerde, Korkuteli OSB’nin altyapı ihalesini de yaptık. Artık temel atma aşamasındayız.

ATSO SİYASET ÜSTÜ BİR KURUM

Antalya çok özel bir kent, ancak çok çalışmamız lazım. 20 milyon turist hedefini gündeme taşıyoruz ama bunun bir de kente getireceği yük var. Bu yükü bugüne kadar kaldırabildik. Fakat daha ne kadar bu yükü kaldırabiliriz? Havalimanımızı 80 milyon yolcu kapasitesine ulaştırdık. Havacılık açısından bunu öngördük. Peki, ya şehir açısından neler yapılmalı? Ulaşım çok önemli. Nüfusumuz artıyor. Turist de artacak. Bu insanların taşınması, su ihtiyaçları, atık miktarı, arıtma sorunu… Bütün bunları gözeterek planlarımızı yapmak zorundayız. Bu kapsamda Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’le sık sık görüşmeler yapıyoruz. Kendisi turizme çok yatkın bir isim olduğu için görüşlerimizin hepsi birleşiyor. Aynı şekilde Antalya Valisi Hulusi Şahin’e de tüm sorunlarımızı anında iletebiliyoruz. Kendisi çok tecrübeli bir isim. Yerel yönetimlerle uyumlu bir iş birliği içinde olduğumuzu söyleyebilirim. Bazen çözüm önerileri konusunda farklı görüşlerimiz olabilir ama ortak noktada buluşabiliyoruz. Çünkü biz siyaset üstü bir yapıyız.

ANTALYA PAHALI BİR KENT

Antalya pandemi sonrası pahalı bir kent oldu. Ev kiraları, yeme-içme, giyim-kuşam, meyve-sebze fiyatları maalesef arttı. Bunda göçün de etkisi var. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği göç bizi çok etkiledi. Çünkü gelir seviyesi yüksek bir göç aldık. Ve bu profilin talep ettiği hizmetlerdeki fiyat artışları yerelde yaşayan insanları da etkiledi.

ÜRETİM VE İSTİHDAM ETKİLENMEMELİ

Son dönemde gündeme gelen boykot çağrılarını biz de izliyoruz. Ülkenin gidişatı veya alınmış bazı kararlara tepki koymak istenebilir. Bunu yapmak en doğal haklardan biri. Ancak üretim ve istihdamı etkilemeden bunu yapmak gerekir. Daha da önemlisi barışçıl olmalıyız. Elbette tepki koymak isteyen tepkisini koyabilmeli, buna da o özgürlük zemini verilmeli.

SEÇİMİ SON 6 AY KONUŞURUZ

ATSO’da seçim süreci son 6 ay içerisinde konuşulmaya başlar. Bu süreçten önce herkes sektörüyle ilgili olumsuzlukları nasıl ortadan kaldırabileceğine yoğunlaşmalı. Eğer biz 2 yıl kala seçim konuşmaya başlarsak o zaman bu işlere vakit ayıramayız. Bu da bütün işleyişi sekteye uğratır. Dolayısıyla seçim konuşmak için son 6 ay beklenmeli. Son 6 ayda herkes iç muhasebesini yapar, sonra kararını verir. Tabii karar vermek de yetmiyor. Önce kendi grubundan çıkmak zorundasın. Özetle, seçim konusuna vakit harcamak için çok erken.”

BAKMADAN GEÇME!

OSZAR »